Searching...
17 Ara 2010

Modern Tıp'ın Care Bulamadığı Hastalıklar

02:12
http://adobeperson.com/wp-content/uploads/2008/12/photoshop-doctor-medical-logo-stock-photo25-thumb.jpg


21.Yüzyıl tarihe belki de hastalıklara en hızlı çare bulunan çağ olarak geçecek. Ancak her ne kadar araştırmalara dev fonlar ayrılsa ve de doktorlar gece -gündüz çalışsa da dünyamızda hala çaresi bulunamamış pek çok hastalık var. Geçmişden günümüze çaresiz kaldığımız hastalıklar hep varoldu ve varolacak. Tıp ilerledikçe sanki hastalıklar ve de virüsler de savaş baltalarını buna göre biliyor ve insanlıkla alay eder gibi, hadi şimdi bunu çöz diyor. Bazısı öldürücü, bazısı korkunç, bazısı ile ömür boyu yaşamak zorundasınız, sonucu ne olursa olsun iyileşmesi zor veya imkansız hastalıklar, hem çeken kişinin hayat kalitesini hem de dünyanın ekonomik sitemini sarsıyor.
İşte tıbbın çözemediği 10 hastalık:
1-EBOLA: İlk kez kuzey Kongo'da 1967 çıkan bu hastalık Filoviridae virüs ailesine mensup.
2-POLİO: Tam ismi Poliomyelitis olan bu hastalık halk arasında çocuk felci olarak da bilinir.
3-LUPUS: (SLE), bağışıklık sisteminin bedenin kendisine karşı geliştirdiği antikorlara (oto-antikorlar) bağlı olarak gelişen enflamasyon ve doku zedelenmeleri ile giden bir kendine bağışıklık hastalığı (otoimmün hastalık) olarak tanımlanır. SLE'da çoklu organ sistemlerinin tutulması söz konusudur; yani, SLE multisistemik bir hastalıktır.
4-GRİP: Birçok insanın hayatında bir ker bile olsa yaklandığı bu hastalık bildiğiniz gibi virütik ve bulaşıcı. A,B,C olmak üzere 3 çeşidi olan bu hastalığa dünyanın harcadığı toplam ilaç parası'nı hesaplıyabilmek bile mümkün değildir herhalde.
5- CREUTZFELDT-JAKOB HASTALIĞI(CJH): Dünyada milyonda bir oranında olmak üzere insanlarda görülen prion infeksiyonuna bağlı bir hastalıkdır. CJH bulaşıcı bir hastalık değildir. 1. Yeterli sterilize edilmeyen beyin elektrodları, cerrahi aletler 2. Kornea nakli 3. Büyüme hormonu, gonadotropin enjekte edilen hastalarda görülen bu hastalığı bir ilginç yanı da kan yolu ile bulaşmamasıdır. Hastalık genellikle unutkanlıkla başlar ve bunu takiben ilerleyen demans, halusinasyonlar, kişilik değişikliği, hareket kontrolünün kaybı, serebellar ataksi, myoklonus, rijidite, felç ve koma ile seyreder.
6- DİABET: Çevrenizde bu hastalıktan muzdarip en bir kaç kişi illaki vardır. Vücudun yeterince insülün üretememesinden kaynaklanan bu hastalığın çözümü bulunabilmiş değil.
7-HIV/ AİDS: Her geçen gün bu hastalığa bağlı ölüm sayısı artmakta. Her ne kadar bu konuda hummalı bir çalışma sürse de henüz elle tutulur bir sonuç elde edilemedi.
8-ASTIM: Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre dünyada yaklaşık 300 milyon kişinin hastalığı olan astım, en fazla çocukları etkiliyor. Türkiye'deki çocuk astımlı sayısı 1.5 milyonu ve yetişkin astımlı sayısı ise 6 milyonu buluyor. Dünyada 150 milyon insan astıma yakalanırken, her yıl 180 bin kişi bu hastalığa yenik düşüyor. Astımlı çocuklar, hayatlarının ilk yıllarında başlayan öksürük, çabuk yorulma ve tekrarlayan nefes darlığı gibi yakınmalarla dikkati çekiyor. Bu yakınmalar alerjenlerin veya hava kirliliğinin bulunduğu ortamlarda ve gribal enfeksiyonlar, yoğun kokular, egzersiz gibi nedenlerle tetikleniyor.
Global olarak astımın maliyeti tüberküloz ve AIDS'in toplam maliyetinden fazla olduğu tahmin edilmektedir. Yalnızca ABD'de maliyet yılda 6.4 milyar dolar.

9- KANSER: Duymayayanız var mı? Kanser, kötücül urların anormal bir şekilde çoğalmasına verilen addır. Bütün kanserlerde ortak olan özellik, bir hücre tipinin denetimsiz biçimde çoğalması ve normal dokuları kaplamasıdır. Bunun nedeni, hücreDNAsında iki aşamada gerçekleştiği sanılan değişikliklerdir. 19. yüzyıl'da "beyaz ölüm" diye nitelendirilen verem, Ortaçağ'da "kara ölüm" diye nitelendirilen veba, ondan önce de cüzzam gibi, günümüzün toplumunda da kanser, insanların çoğunluğu tarafından en çok korkulan hastalıkdır.

10- SOĞUK ALGINLIĞI: İnfluenza virüsünün iki çeşidi gribe neden olur: influenza A ve B.
Grip, insandan insana öksürük veya hapşırma ile yayılan virüs yüklü su damlacıkları ile taşınan, çok bulaşıcı bir hastalıktır. Nefesle içeri alındıklarında, virüs partikülleri alt ve üst solunum yoluna yerleşirler ve orada hızla çoğalırlar. Kuluçka devresi 1 ile 3 gün arasındadır. Bu devrede enfekte olmuş insanlar bilmeden başkalarına virüsü bulaştırabilirler.

0 yorum:

Yorum Gönder